Küresel anlamda bilgi toplumu olma yolunda ilerliyoruz. Herşey daha hızlı daha ulaşılabilir oldu. Bilgi parmaklarımızın ucunda.
Hayır. Zannedildiği gibi bilgi, parmaklarımızın ucunda değil. Doğru olan şey; bilmemiz istenilen kavramları dizayn edenlerin parmaklarının ucunda olduğumuzdur. Bütün belleğimizle ve nihai hedefte bütün benliğimizle…
Formül basit; gerçeklikten uzak renkli kavramlarla, arzu edilen tatmin miktarının karşılanması. Çünkü gerçeklik, kâinatı dolduracak kadar yoğun bir enerjiye sahip. Hiçbir güç, bu enerjiyle başa çıkabilecek güçte değil. O yüzden kıvamı, dolayısıyla da enerjisi ayarlanmış toplumlar oluşturulması gerekiyor.
Eskiden ve kısmen de olsa şimdilerde totaliter rejimlerle insanların hizaya getirileceği üzerinde denemeler yapılmıştı. Ve bir ölçüde de bunda başarılı olunmuştu. Daha kolay kontrol edilebilen, daha problemsiz, daha kolay köşeleri belirlenebilen bir toplum oluşturmak, yüzyıllardır gücü elinde bulunduranların hülyalarını süslemiştir. Bu, gücü eline alanların fark ettiği ilk paragraftır bu.
Bu saplantı öyle görünüyor ki, dünyanın sonuna kadar da güç sahiplerinin hülyalarını süslemeye devam edecek. Özellikle bu son yüzyıl içerisinde toplum mühendislerinin projelerinin tam isabet neticeler vermesi bu ifritten paranoyaya hız kazandırmıştır. Yalnız bir farkla: Dokuz asır önceki kullanılan bir yöntem, şimdilerde modern anlamda insanlığı tehdit etmekte.
Hasan Sabah’ın hükümdarlığı döneminde halkına sunduğu bir sahte cennet vardı. Kullandığı hammadde ise esrar idi. Mutluluğu arayanlara sunduğu uyuşturucuyla, mayışık bir halk kitlesi oluşturmayı başarmıştı. Halinden memnun, kolay programlanabilen bir halk… Şimdi bu mayışık halk kitleleri, daha profesyonel, daha koordineli ve de daha bilimsel yöntemlerle oluşturulmaya çalışılıyor. Yine zeki ve uyanık insanlardan korkan güç sahipleri ve yine halka mayışık toksinler üreten toplum mühendisleri…
Hedef, tek tip bir toplum oluşturmak. Tıpkı bundan önceki yüzyıllarda da yapılmaya çalışıldığı gibi. Ve manzaraya bakılırsa maya tutuyor. Hedef; özgürlük şarkıları altında ‘tek tip’ bir toplum. Detaylardaki renkli boncuklarla mutlu olan ama konu başlıklarındaki ortak kavramları fark etmeden özümseyen insanlar. Detaylardaki heyecanlı ama debisi düşük farklılıklar tatmin olmak için yeterli olarak belirlenen ve bilinçaltımıza enjekte edilen oyalamalar. Bu yüzden de resmin tamamındaki esareti fark edemiyoruz. Zaten büyük resmi görmemiz, güç sahiplerinin hülyalarına ot tıkayacak korkulu rüyaları. O yüzden benliğimizi, tatmin araçlarına ipotek edecek dozda tatmin alanları oluşturuyorlar.
Kolay programlanabilir, kolay dizayn edilebilir bir toplum… Problemsiz, mutlu ve huzurlu bir toplum… Bunu yapmak için yeteri kadar da materyal oluştu bu son yüzyılda. Sanal alem bize zaten gerçek alemde bulabileceğimizden çok daha fazlasını veriyor. Beynimizi dolduruyor. Keşke sadece doldurmakla kalsa! Doldururken beynimizin kıvrımlarını dokuyor. Eğitim ve öğretim adına önümüze konulanlar ise nöronlarımıza takılmadan akıp kaybolan dendenlerden ibaret. Ki bu konuya sayfa yetmeyeceği için girmeyeceğim.
Zeki bir toplum, dünyanın dönüş hızına tesir etme gayesinde olan bir toplum, güç sahiplerinin asla muhatap olmayı istemeyecekleri bir toplum modelidir. Bu yüzden kavramlar ve bilgiler önce ölçülür, tartılır, elekten geçirilir, olması hedeflenen renklere boyanır ve servis edilir.
Şimdi; sokaklarda özgürlük, farklılık, modernlik adına destanlar kesenler dahi kendilerine programlanan nakaratları terenneüm ediyorlar. İtiraz ederken, gözlemlerken, hayal ederken ya da hayata bir şeyler ilave ederken bile kendilerine kodlanan program üzerinden işlem yapıyorlar.
Kavramlar aynı. Kavramlarda klonlandığımıza tiraz edenler, bunun ispatını yapmaya kalktığında bile detaylarda boğulduklarını fark edemiyorlar. Konu başlıklarını göremiyorlar. Çünkü toplumu dizayn edenler, konu başlıklarını göremeyecek kadar detayları doldurdular. İrade diskimiz bu yükleme konusunda o kadar cömert ki, yapılan dizayna hayır demeden ne varsa içine alıyor. Çünkü bilgilerin dizaynı oldukça mükemmel yapılıyor. Kavramlara direnmeşansınız da yok. Çünkü bu dizaynın en temel kolonu sürü psikolojisi. Herkesin ‘güzel, alımlı, cazip, çirkin’ dediğine siz, yadırganmayı, parantez dışına itilmeyi kabullenemeyeceğinizden dolayı, kabul etmeseniz bile evet demek, zamanla da hazmetmek zorundasınız. Bütün dünyanın ‘evet’ dediğine tıpış tıpış ‘evet’ demek zorundasınız. Çünkü servis edilen bilgiler global ölçekle hazırlanıyor.
Özet olarak; çok acı bir gerçek ama ‘bilgi’, bu asrın ve sonrasının en büyük gücü. Bilgiyi ve onu yayma gücünü elinde tutanlar, özellikle de bunu süsleyip servis etmesini becerebilen global güçler, biz istemesek de bizi dönüştürüyorlar. Onları ne kadar yadırgayacağımızı bile onlar belirliyorlar. Direnme gücümüz yok. Çünkü bilgi, mayıştırıcı kapsüllerle enjekte ediliyor benliğimize. Artık hizalama manuel değil dijital yöntemlerle sağlanıyor. Bastığımız tuşlarla tuş ediliyoruz. Ta ki zombileştirilene kadar.
Huzurlu bir dünya için herkese farkındalık dileğiyle.