“YARGININ İŞLEYİŞİ HAKKINDA CİDDİ SERZENİŞLER VAR”
Trabzon Baro Başkanı Avukat Mehmet Şentürk, HSYK’nın ilçe adliyelerini kapama kon
usundaki kararını değerlendirdi. Medya Trabzon Haber Müdürü Murat Aydın’a konuşan Şentürk, “Türkiye’deki yargının işleyişi hakkında ciddi serzenişler var. Özellikle referandum sonrasında yargının nasıl yürütüleceği konusunda çeşitli toplantılar yapıld
ı. Trabzon’da da çeşitli toplantılar yapılarak, hakim, savcı ve avukatların görüşleri alındı. Bu toplantıların ardından Ankara’da yargı şurası gerçekleştirildi. Bu şurada çözüm önerileri belli başlıklar altında toplandı. Bu şuradaki toplantıda öne çıkan
önemli konulardan birisi de birbirine yakın olan adliyelerin birleştirilmesiydi” dedi.
“İLÇE HAKİMLERİ BÜTÜN DAVALARA BAKIYOR”
Avukat Şentürk açıklamalarına şöyle devam etti: “İlçeleri ele alacak olursak, ilçelerde ağır ceza mahkemesi yok, Aile mahkemesi yok, çocuk mahkemesi yok, iş mahkemesi yok, icra hukuk mahkemesi yok. Kağıt üzerinde var ama müstakil atanmış hakimleri yok. İlçelere atanan hakim, icraya da bakıyor, iş davalarına bakıyor, kadastro davalarına da bakıyor, kısacası hepsine bakıyor. Ne oluyor peki? Kura ile atanan belli bir bilgisi ve mesleki deneyimi olmayan, yeterli noktada tecrübesi olmayan, hakim geliyor ve 2 sene kalıp gidiyor.”
ADALETE ERİŞMEK, ADALET BİNASINA ERİŞMEK DEĞİLDİR
Normalde ilçelerde davalar uzun sürmez ama yeterli keşif yapılamaması ve bilirkişi bulunamaması, yeterli zaman bulunamaması, bir yazın tayinci ve bir yazın izinli olunması, bu davaları uzatıyor. Benim bir sloganım var bu konuda. Adalete erişmek, adalet binasına erişmek değildir. Aile ilgili bir davanın muhatabı aile mahkemesidir. Peki bu mahkemeler ilçelerde var mı? Yok. Çünkü uzmanları olacak, yapılaşması olacak belli bir personeli olacak. Suça sürüklenen bir çocuğun hakimi, çocuk mahkemesi hakimidir. İlçelerde var mı bu peki? Hayır yok. Müstakil olmadığı zaman hep böyle idarelik sistem oluşuyor. Çözüm olarak ne düşünüldü. Adliyeleri birleştirelim.
“BİRLEŞTİRELİM AMA YIĞILMA OLMAMALI”
Birbirine yakın ve iş yükü az olan adliyelerin birleştirilmesi önerildi. Ama biz birleştirme derken yığılmayı kesinlikle önermedik. İki üç ilçeyi kapatıp hakim ve savcı sayısını artırmadan, bir adliyeyi ortaya çıkarmayı birleştirme olarak da görmüyoruz. Nitekim bunun örneği Vakfıkebir’de oldu. Of’ta oldu. Mesela Şalpazarı Adliyesi… Binası yetersiz, hakim savcı sayısı aynı. Personel ve teknik kapasite zayıf. Buna birleştirme denemez. En azından ben demiyorum. Bunlara ben yığılma diyorum. Bu sağlıklı değildir. Ben bunu kabul etmiyorum.
“ELEŞTİRENLER, LOKANTACININ SATACAĞI BİR TABAK YEMEĞE BAKIYORLAR”
Bu konuya eleştiri getirenler, lokantacının satacağı bir tabak yemeğe, ne bileyim esnafın satacağı bir ürüne bakıyorlar. Acaba şuna bakıyorlar mı? Bizim açtığımız dava kaç yıl sürüyor. İlçeye davaya gelenler şehirden mi geliyor, yoksa köyden mi geliyor? Belde nüfuslarının zaten yüzde 20’sinin yaş itibari ile adliye ile işi yok. İlçede açılan davaların süreleri dikkate alındığında, ilçelerdeki verilerin düşük olduğunu, etkin ve verimli bir adalet anlayışı olmadığını ve gecikmiş adaletin adalet olmadığı şikâyetiyle karşılaşılıyor. Merkezlerde durum daha mı iyi? Değil ama bir noktadan başlayarak çözüm sağlanabilir. Siyasi açıdan bu kararı değerlendirenleri anlayabilirim, esnafın derdini anlayabilirim fakat hak arama noktasındaki süreci dikkate almadan, basit siyasi slogan ve bez afişlerle, yok efendim ilçemiz elden gidiyor, yok işte ekonomimiz çökecek gibi çok ucuzcu ve hukuki alt yapısı olmayan tepkileri de açıkçası ben anlayamıyorum. “
“KASABA SİYASETİ YAPARAK, BU KARAR DEĞERLENDİRİLMEMELİ”
Şimdi bakınız bu işin bilenler toplanmışlar, bu işi tartışıyorlar. Müstakil adliye binaları olmayan yerlerdeki adaletin yetersiz olduğunu biliyorlar. Bu işi kasaba siyaseti olarak değerlendirmek son derece yanlıştır. Benim kendi ilçemden örnek alalım. Çaykara’da 2 hakim 2 savcı oluyor. Bu insanlar iş azlığından muzdarip. Pek az davaya bakılıyor. Çaykara’da aile hâkimi var mı? Yok. Kanun diyor ki aile mahkemesine bakan hâkimin bünyesinde sosyologlar bulunur. Bu hakimler belli bir özelliklere sahip olmalıdır. Bunlar var mı benim ilçemde? Hayır yok. Peki boşanma davasına bakacak olan hakim evli mi? Hayır değil. Peki, çocuk mahkemesi var mı? Yok. Oradaki hâkimlerimiz az olan iş ortamında çırpınıyorlar. Merkezde 38, ilçelerde ise toplam 63 civarında hâkim ve savcı var. Çıkan iş yükü ve süre ele alınmadan, bunları değerlendirmeden kalkıp slogan atmak bana çok mantıksız geliyor.
“İLÇELERDEKİ HAKİM VE SAVCI SAYISI MERKEZİN 2 KATI”
Şunu tartışabiliriz. Bu birleştirmeleri yaptığımızda umut ettiğimiz faydayı sağlayabilir miyiz? Hayır. Peki neden? Çünkü alt yapı yok. Şunu es geçmemeliyiz. 15 gün önce kapatma istenilirken 15 gün sonra neden bu karardan vazgeçilmek istendi. Eğer siyasi gerekçelerden ise, işte siyasetin yargıya müdahalesi budur. Ben şuna bakarım, Çaykara’daki davam ne kadar zamanda ve ne kadar masrafla neticeleniyor, merkezdeki davam ne kadar zamanda ve ne kadar masrafla neticeleniyor. Ben bunu değerlendiririm. Trabzon’daki hâkim ve savcı sayısının 2 katı ilçelerde var. İş yüzdesini çıkarın merkezdeki iş yükü ilçelerin iş yükünün 3 katı. Avukatlarımıza bakalım. Avukatlar merkezde. Vakfıkebir’e de merkezden avukat gidiyor, Beşikdüzü’ne de… Aklın yolu birdir. Büfecinin satacağı üç beş şişe suya, lokantacının satacağı 2 kap yemeğe bakılarak olayın eleştirilmesi kabul etmiyorum. Aynı hatalar üniversiteler konusunda yapıldı. Her ilçeye bir yüksekokul her ile bir üniversite kuruldu. Peki sonuç. Diplomalı işsizler ordusu.
“HÜKÜMET KONAKLARININ ALTLARINA SIKIŞTIRILMIŞ ADLİYELERDEN KURTULMAMIZ GEREK”
Her zaman kendi ilçemden örnek veriyorum. Yine kendi ilçemden örnek vereyim. Çaykara’da toplam dosya sayısı 550. Şimdi siz kalkıp buraya 10 tane mahkeme mi kuracaksınız? Mahkemeler için nüfus önemlidir. Çünkü nüfus iş yüzdesi demek. Vakfıkebir’de Tonya’da 10 tane iş davası olmaz. Şimdi buralara kalkıp mahkemeler mi kuracaksınız. Bu olaylara bilimsel olarak bakacaksınız. Popülist entrikalarla bu işi bakmayacaksınız. Trabzon için doğu ve batı da 2’şer adliye yeterli olacaktır. Ama sıkıştırılmış adliyeler değil, hükümet konaklarının altından kurtarılmış, donanımlı adliyeler olmalı. Adliyeler kaymakamlığın bir bürosu gibi olmamalıdır. Yetişmiş ve tecrübeli hâkimler davalara bakacak. İlçeye gelen hâkimler kura ile geliyor. Vatandaşa nasıl davranacağını bilmiyor. Zaman zaman buralarda çok gerginlikler oluyor.
“MAÇA GELEN, ADLİYEYE DE GELSİN”
İlçe adliyeleri hâkimlerin bilgi birikimi ve tecrübesi olmadığı ortamlardır. İlçeye geliyor vatandaş bir veraset ilanı alıp gidemiyor. Gelsin merkeze alıp gitsin. Ama ilçelerden buraya maç için geliyorlar, gezmeye geliyorlar ama adliye için gelemeyeceklerini söylüyorlar. Bana ilçe köylerinde yaşayıp da 10 günde bir il merkezine gelmeyeni gösterebilir misiniz? Gidin bakın alışveriş merkezlerine. Çoğu köyden geliyor. Ama adliye olunca gelmem diyorlar. Bu çok mantıksız.
“GECİKEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR DEMEK İSTEMİYORSAK…”
Devletin iki tane erki vardır. Biri yargı diğeri ise savunmadır. Bunların haricinde her şey özelleştirebilir. Ama bu 2 erk, devleti devleti yapan unsurlardır. Adalet unsurunu yayarken, çok sistemli davranılmalıdır. Geciken adalet adalet değildir demek istemiyorsak, bakkala, büfeciye, lokantacıya bakmayacaksın”
Röportaj:Murat Aydın
Kaynak: Medyatrabzon