Başlıktan bir şey anlamadınız değil mi?
Sabrınıza ve affınıza sığınıyorum. Bu ara biraz şaşırtıcı başlıklarla karşınıza çıkıyorum. Tek dayanak noktam; sizin feraset ve hoşgörünüze olan inancım ile eğitime değer veriyor olmanızdır.
Eğitim demişken hadi gelin biraz gerilere gidelim, Çaykaralı büyük eğitimcilerden birkaçını hatırlayalım. Oradan günümüze gelelim ve görevde olan iki simayı ayakta alkışlayalım.
Bunu yaparken başlıkta neyi kastetiğimi anlayacaksınız.
Bugün Türkiye’nin en eğitimli insanlarının bulunduğu ilçeler hangileridir diye sorulduğunda, ilk akla gelenler Şavşat ve Çaykara’dır.
Şavşat’ın bu seviyeye gelişinin arka planını bilmiyorum. Ama Çaykara ile ilgili birazıcık fikrim var. Kanımca bu; arka planda duran en az üç asırlık “medrese kültürü” ile ilişkilidir. Yani Solaklı Vadisi’nin her iki yamacına asılı duran hemen hemen her köyde mevcut olan irili ufaklı eğitim müesseselerin varlığı. Bu bize okuma-yazma becerisi kazandırdığı gibi; düşünme ve üretme yetilerimizin gelişmesine de imkân sağladı.
Cumhuriyet ile birlikte yeni bir eğitim anlayışı ve aydınlanma süreci başlayınca Çaykara insanında bunlara uyum sağlayacak birikim zaten vardı.
Geleneksel eğitimden gelen ve “omuzlarındaki hemenceleriyle” yurdun dörtbir tarafını dolaşarak Türk halkını dini bilgileriyle aydınlatan “Of’lu Hocalar”; yani/yeni Çaykaralılar, modern eğitimin getirilerini en erken farkeden insanlardı. Bunların bir kısmı gittikleri şehirlere ya da kasabalara yerleştiler. Bir kısmı da geriye, memleketlerine döndü. Ama ortak noktaları çocuklarını modern okullara göndererek ileriye dönük bir duruş sergilemiş olmalarıydı.
Çaykara’da modern manadaki ilkokul 1920’lerin başında açıldı. 1923’te Kadahor Mahallesi’nde inşa edilen okul binası uzun yıllar köylerden yalınayakla gelen çocuklara mekân oldu. Bu çocuklar idealist öğretmenlerin ellerinde biçimlenmeye başladı. 1952’de ortaokul açıldı ve yine bu binada hizmet vermeye başladı. Bu bina bugün metruk bir vaziyette. 10 yıl önce Trabzon’da gerçekleştirilen bir hemşeri toplantısında yapmış olduğum konuşmada; dönemin Çaykara Belediye Başkanı Namık Kemal Gedikoğlu’na burasının restore edilip “eğitim müzesine” dönüştürülmesini önermiştim. Daha sonra bu teklifimi şimdiki başkan Hanefi Tok Bey’e de ilettim. Geçen yıl bir adım atıldı. İnşallah tamamına erer.
İlokul, ortaokul derken sıra geldi liseye. 1970’ler boyunca Çaykara’da üç lise açıldı. 1970’lerin başında İnönü Lisesi (1971), ikinci yarısında önce İmam Hatip Lisesi (1977), arkasından da Ticaret Lisesi (1978) açıldı.
Müfettiş Hasan Türker ortada
Bu yıllar benim ilk ve ortaokul dönemimi kapsar. İlkokul yıllarımdan öğretmenlerimizin yanında unutamadığım bir eğitimci var hafızamda: Müfettiş Hasan Türker. Elinde çantası, çantasının içindeki akide şekerleriyle köy okullarını dolaşan Hobşaralı bu “tonton amcayı” zannediyorum yaşı 50’nin üstünde olan her Çaykaralı hatırlayacaktır. Hasan Türker’in şahsında müfettiş, korkulan birisi değil, bilakis şefkatli ve merhametli tutumuyla beklenilen bir kişidir bizim kuşağın belleğinde. Bu müfettiş amcanın Çaykara köylerinde okuyan çocukların zihninde oluşturmuş olduğu okuma sevgisini ölçmek için elimizde bir araç yok, ama eminim ki etkisi çoktur.
1970’lerin ikinci yarısında kara önlükten çıktık. Geniş ve kısa bağlanmış kravatlarımızla artık ortaokulluyduk. Kabataş Köyü’nden 5 km gidiş, 5 de geliş olmak üzere haftanın beş günü Çaykara’ya yaya olarak gidip geliyorduk. Annemin “kucuk oğretmeniydim” o vakitler. Bana her sabah böyle hitap ederdi.
Öğlenleri Kılıçlar’da ya da Gedikoğlu fırınında çeyrek ekmek arası helva veya zeytin yiyerek öğünü geçiştirirdik. Ara sıra da köprü ayağında Hobşaralı Ali Çevik’in lokantasında bol ekmekli sebze çorbası ile karnımızı doyururduk.
Muzaffer Sanisoğlu
Bu yıllarda Çaykara İnönü Lisesi’nde müdür olarak kâh Muzaffer Sanisoğlu’nu kâh Celâl Haznedaroğlu’nu görürdük. AP iktidarda ise Sanisoğlu, CHP gelince de Haznedaroğlu müdür olurdu. Bunlara bir de heybeti ve eğitimci asaletiyle Hamit Topaloğlu’nu eklemek lazım.
İmam Hatip Lisesi’nde Hamdi İlhan, Ticaret Lisesi’sinde de İsmail Sarı kurucu müdür olmuştu.
1970’li yıllarda Çaykara’da bu eğitimci çınarlar ayakta iken; aynı dönemlerde Trabzon’da görev yapan Çaykaralı dev eğitimcilerin adı da kulaklarımızda çınlardı. Bunlardan biri dünyaca ünlü teorik fizikçi Hobşaralı Prof. Dr. Behram Kurşunoğlu’nun kardeşi İskenderpaşa İlkokulu Müdürü Rıza Kurşunoğlu, diğeri de Trabzon Öğretmen Okulu Müdürü Maraşlı Köyü’nden Ahmet Gürsoy. Ahmet hocamız halen sağ. Allah uzun ömür versin.
Çaykara çok sayıda başarılı eğitimci ve eğitim yöneticisi yetiştirmiştir. İsimlerini saymakla bitiremeyiz. Bugün pekçok sektörde başarılı olan insanlarımız onların elinde yetişti. Hepsine minnettarız.
İsmail Sarı
1980’lerin ikinci yarısından itibaren Türkiye’de kırsal kesimden şehirlere doğru hızlı bir göç trafiği yaşandı. Bu doğal olarak Çaykara’da sürüp giden başarılı eğitim süreçlerini hem nicel hem de nitel olarak olumsuz yönde etkiledi.
Ancak 2000’lerin başından itibaren genç, idealist, tuttuğunu koparan ve çok çalışkan bir adam ortaya çıktı ve yeniden o eski parlak günlere geri dönülmeye başlandı.
Bu adam kim?
Ahmet Çamurali
Zihonlu Ahmet Çamurali’yi tarif etmeye çalışıyorum.
Zeki Bilge İlköğretim Okuluna müdür olarak atanan bu idealist öğretmen Çaykara’nın kaderini değiştirdi. Meslektaşlarıyla birlikte sabırla, aşkla ve büyük özveriyle sürdürdüğü mücadelesini başarıdan başarıya taşıdı. Eğitim maksadıyla ortya çıkan göçü tersine çevirdi. Bugün değişik şehirlerde yaşayan insanlarımız çocuklarını Çaykara’ya eğitime gönderiyorlar. Bu başarılı çalışmalar 2010’ların ikinci yarısında Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğü’nce “Eğitimde Çaykara Modeli” olarak benimsendi ve il genelinde yaygınlaştırıldı.
Tam burada Trabzon merkezde öne çıkan bir eğitimcinin adını zikretmeden geçemeyeceğim. O da Mahmut Celalettin Öktem İmam Hatip Lisesi Müdürü Hilmi Mutlu’dur.
Hilmi Mutlu
O da Çaykaralı. Uzungöl’den. Trabzon’un en başarılı eğitim yöneticilerinden. Çalışkan, girişimci, tuttuğunu koparan, paylaşımcı ve organizatör. Okulunu eski Polis Meslek Yüksekokulu’na taşıyarak, bu yerleşkeden Trabzon’a ışık saçıyor. Öğrencisinin başarısı için geceli-gündüzlü çalışan bu adam; enerjisini organizasyon becerisi ile buluşturarak il genelinde meslektaşlarıyla birlikte ortak çalışmalar yürütüyor. Trabzon’un Türkiye genelindeki sıralamasının her geçen yıl yukarılara çekilmesine vesile oluyor.
Şimdi dönelim bu yazının başlığına.
Çaykara’nın Snelman’ları dediğim adamlar işte bunlar: Ahmet Çamurali, Hilmi Mutlu.
Peki kim bu Snelman?
Grigoriy Petrov’un ünlü “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” isimli eserinin kahramanı. Snelman ve arkadaşları, halk öğretmenleri sıfatıyla çok çalışarak Finlandiya’yı binbir bataklıklar ülkesinden çıkartıp beyaz zambaklar ülkesine çevirdi.
Bugün dünyada eğitim sistemleri içerisinde örnek gösterilen bir “Finlandiya Modeli” varsa bu Snelman ve arkadaşlarının atmış olduğu temeller üzerinde oturmaktadır.
O zaman sorumluluk sırası şimdi bizde.
Meyvesini en geç veren eğitim ağacını sabırla büyüten ve ismini yukarıda zikrettiğim eğitimcilerimizi elimizden geldiğince destekleyelim.
Alkışlar bu sefer onlara.
“Çaykara Rönesansı”nı başlatanlara…
23 Nisan 2020.
Prof. Dr. Hikmet ÖKSÜZ
Hocamın yazısı son derece aydınlatıcı.. Bugün eğitim hayatımızda gelinmesi gereken noktanın sağlam temellerini atan idealist hocalarla mümkün olabileceğini ne güzel bir uslupla anlatmış.. Umarım herşey eski eğitim sistemlerinde ki gibi ciddi disiplinlere tekrardan döner.. Yoksa eğitim hayatı ciddiye almayan toplumların yok olması muhakkaktır.. Ve hiç bir zaman da böyle zihniyetlerle de ülke beyaz zambaklar ülkesine dönüşemez..kaleminize sağlık ??
Eğitim gönüllülerini onurlandıran güzel bir yazı.Teşekkürler
Muhterem Hocam ; ben yazılarınızı takip ediyorum. Çok önemli konuları işliyorsunuz. Takip etmekten zevk alıyorum. Ben de 1964-1965 eğitim öğretim yılında Çaykara Ortaokuluna girdim ve 66-67 eğitim öğretim yılında mezun oldum. Trabzon İlköğretmen okulunu yatılı olarak kazanarak okudum. Çaykara Ortaokulunda Maraşlı köyünden Ahmet Cemal Deniz, Şurdan Hayrettin Uygun ve Hamit Topaloğlu, Holodan Muzaffer Sanisoğlu ve Akbay soyadlı bir öğretmenimiz , Hobşeradan Muzaffer Erol ve bize derse gelmeyen ama yan şubenin Matematik derslerine giren Hasan Türker ile Durgun soyadlı İlköğretim Müdürü olan hocalarımız vardı. Hepsi Çaykaralı idi ve bize yetiştirmek için çok çalıştılar. Müsaade ederseniz ölenleri rahmetle anmak istiyorum. Yaşayanlara da şükranlarımı sunmak isterim. Yazınızın bir yerinde ” Bugün Türkiye’nin en eğitimli insanlarının bulunduğu ilçeler hangileridir diye sorulduğunda, ilk akla gelenler Şavşat ve Çaykara’dır.” tesbitinizin çok doğru bir tespit olduğunu söylemek bir zorunluluk bir vefadır. Bu tesbitin kaynağı ÇAYKARA ‘ LI Eğitimcilerdir. Bugüne kadar bu görevi yapan ve yapmakta olan meslektaşlarımızı da kutllamak istiyorum. Bu değerli yazınızla da siz bir vefa borcu olarak onlardan bahsedip bu günkü kuşağa bir örnek sundunuz Sise teşekkür ederim. Sizi bu alanda takip etmeye devam edeceğim.
26.04.2020 KOCAELİ
Recep BAKIR
Emekli Maarif Müfettişi
NOT : Sizinle 2008 yılında Ankara’da Türk Ocaklarının Kurultayında tanıştım. Ben Kocaeli Fen Lisesi Müdürü idim. Kocaeli Türk Ocakları delegesi olarak Kurultaya gelmiştim. Yanılmıyorsam sizinle birlikte Hikmet Yazıcı Bey de vardı. Yazılarınızı e mail adresime gönderirseniz çok memnun olurum. SELAMLAR. GSM <. 0532 381 37 11
Unutulmaması gerekirken unutabileceğimiz değerlerimizi bizlere hatırlatıyorsunuz. Teşekkür ediyorum Hikmet Hocam Allah razı olsun. Yüreğinize, kaleminize sağlık.
Kıymetli hocam elinize emeğinize sağlık. Çamurali hocamın bıkmadan usanmadan okuttuğu 1992 dönemi öğrencilerindenim. İcra ettiğim pilotluk mesleğimde hocalarımın emeklerini bir gün dahi unutmuş değilim. İnşallah teklifiniz değerlendirilip Çaykara da bir müze oluşturulur ve yörenin büyükleri aydın insanları bu çatı altında gerek kariyer günleri gerekse hemhal olma amaçlı toplanır ve hem geçmişe sırtını yaslarken hem de gelecek nesillere örnek teşkil eder.Bu da markalaşma yolunda belirttiğiniz gibi büyük bir adım olur.
Trabzon Lisesinde başarılı müdür yardımcılığının ardından Akçaabat Fen Lisesine müdür olarak atanan Taşören kòyünden Süleymen Hakan Aydın’a da hakkını vermek lazım.
Çok güzel ifade ettiniz. Kıymetli hocam. Bu sayıları daha fazla artırmalıyız.